Bizler her şeyin evde yapıldığı yılların çocuklarıyız.
Annelerimiz yoğurdu, sütü, peyniri,
tereyağını ve daha birçok şeyi ya kendi yapar ya da tanıdık birilerine
yaptırırdı.
Sütümüzü anneannem kendi beslediği ineklerden taze taze
sağıp gönderirdi. Anneciğim de törensel bir edayla mis gibi yoğurtlar mayalardı.
O yoğurtların üstündeki kaymağın tadı hala damağımdadır.
Aradan yıllar geçti. Şehirli olmanın nimetleri yanında
külfetleri ile tanıştık. Artık kapımıza gelen sütçüler azaldı.Hatta uzun ömürlü
süt ve hazır yoğurt daha pratik olduğundan marketlerden alır olduk.
Yeni nesil yoğurdun evde yapılabildiğini bilmiyor. Genç
annelerden sık sık duyduğum ‘’bizim çocuk ev yoğurdunu ve sütünü ağzına
sürmüyor.’’ Sözleri beni dehşet içinde bırakıyor. Oysa unutmamalıyız; Çocukların
yeme içme alışkanlıklarını biz anneler oluşturuyoruz. Ek besinle tanışan bir
bebek annesinin ona verdiklerinin tadını öğrenir. Herhangi bir sindirim ve sağlık
sorunu yoksa sütü ve yoğurdu kolaylıkla sever.
Beslenme öğretmenliği yaptığım bunca yıl o kadar çok cahilce
ve sorumsuzca yapılmış hata gördüm ki; Hangisini paylaşayım bilemiyorum. Yoğurt
ve sütü çocuklara verirken şeker karıştırmak ilk aklıma gelen. Elimizle insülin
direnci geliştirip sonra da obezite ile mücadele ediyoruz.Şeker konusunu sonra ele almak üzere şimdilik bırakalım.
Yoğurdun içerdiği kalsiyum, fosfor ve diğer değerli besin öğeleri nedeniyle sindirim sistemi, kas ve iskelet sistemi, diş
gelişimi ve sağlıklı büyüme için ne kadar önemli olduğunu tüm uzmanlar üzerine
basa basa anlatıyor.
Benim burada önemle vurgulamak istediğim konu; Sütü uzun
ömürlü pastörize ve sterilize olanlardan tercih etmemeniz. Mümkünse doğal
beslenmiş, ineklerin sütünü günlük satış yapan yerlerden, ya da varsa tanıdık
bir sütçüden almanız.
Biliyorum bizleri yanlış propagandalarla doğal olandan uzaklaştırdılar.
Fakat hiçbir fabrika sizin sütü kaynatıp, soğutup, daha ılıkken mayaladığınız
yoğurt kadar lezzetli ve besleyicisini yapamaz.
Probiyotik yoğurt kavramı son yıllarda oldukça yaygın olarak
kullanılıyor. Bu aslında evde mayalanmış doğal yoğurt demek. Bağırsak florasını
korumak, kabızlığı önlemek ya da gidermek için marketlerden kayısılı, incirli
probiyotik yoğurt alıyoruz. Fakat hiç birimiz bu basit yiyeceği evde
hazırlamayı düşünmüyoruz.
Günümüzün en yaygın sorunları sindirim sistemi ile ilgili
hazımsızlık, kabızlık ve kanserler.Bunları kemik erimesi ve çeşitli iskelet
hastalıkları izliyor.Nedeni doğal olanı bırakıp hazır, paketli ürünlere
yönelmiş olmamız. Yoğurt, süt ve
çocukları kandırmak için allanıp pullanmış, sütlü meyve aromalı içecekler,
koruyucu maddeler, gıda boyaları ve daha bir sürü katkı maddesi içerdiğinden
fayda yerine zarar veriyor.
Konu sağlık ve çocuklar olunca söyleyecek çok şey var. Ben özetle:
Gelin yoğurdunuzu evde yapın. Çocukları hazır ve katkı maddesi içeren yiyeceklerden
koruyun. Diyorum.
Yaşadığım şehir Erzincan nispeten küçük olduğu
için henüz eski alışkanlıklarımızı koruyoruz. Ben hala tanıdık sütçümden taze
sütümü alıyor ve yoğurdumu evde mayalayabiliyorum. Büyük şehirde tabii ki
kapıya sütçünün gelmesi hayal oldu. Fakat bilinçli anne babaların aradığında
bulabileceği organik ürün satış yerleri var. Eğer isterseniz buralardan taze süt
bulabilirsiniz.
Ben günlük taze süt bulduğunuzu ümit ederek sizlerle
annemden öğrendiğim ev yapımı yoğurt tarifimi paylaşmak istiyorum. İnek, koyun,
keçi ya da manda sütü fark etmez. Yeter ki doğal olsun. Kendi yoğurdunuzu
mayaladığınızda ne kadar önemli bir adım attığınızı ve ailenizin sağlığının
sizin ellerinizde olduğunu hissedeceksiniz.
Haydi hep birlikte bizim için küçük, sağlığımız için büyük
bir adım atalım.Yoğurt yapalım.
MALZEMELER
3 litre taze süt
½ çay bardağı ev yoğurdu
YAPILIŞI
1-Süt çelik bir tencerede ocağa konulur. Ocak açılır.
2-Tencereye bir servis kaşığı konulur. Kaşık taşma hızını
azaltacağı ve ara sıra karıştırmak gerektiği için önemlidir.
3-Süt bir süre sonra yüzünde kabuk oluşturur. Bu kabuk
kaşıkla karıştırarak açılır.
4-Sütün başından ayrılmamak gerekir. Bir anda taşabilir.
5-Hafifçe kabarma başladığında ocak kısılır. Süt
karıştırarak kabarma söndürülür. Kısık ateşte 10 dakika daha pişirilir. Ocak
kapatılır.
6-Yoğurt sütün piştiği tencerede mayalanabileceği gibi ısıya
dayanıklı cam bir tencereye de aktarılabilir.
7-Süt soğumaya bırakılır. Bu arada yoğurt mayası da oda ısısına
gelmiş olmalıdır.
8-El yıkanarak sütün bir kenarından ısısı kontrol edilir.
Elin dayanabileceği en yüksek sıcaklık olmalıdır.(Ortalama 40 derece)
9-Bundan sonrası bence törensel bir süreç oluyor.Süt bir
nihale üzerinde mayalanma süresince hiç sarsılmayacağı düz bir yere alınır.
10-Temiz bir sofra bezi hazırlanır. Yoğurt mayası bir kase
içinde tatlı kaşığı ile çırpılarak pürüzsüz bir hale getirilir. Sıcak süt
yoğurda kaşık kaşık karıştırılarak ısı eşitlenir.Kase tamamen dolana kadar bu
işleme devam edilir.
11-Ilıklaşan ve akışkan bir hal alan yoğurt mayası yavaş bir
şekilde süte eklenir.Bir iki kez yumuşak bir şekilde karıştırılır.Kapak
kapatılır.
13-Sarılmış yoğurt adayı yerinden oynatılmadan tam iki saat uyutulur.
İki saat çok önemlidir. Eksik olursa maya tutmaz. Fazla olursa yoğurt sulanır.
Mayalanma sırasında kıpırdatılmaması çok önemlidir.Çünkü
maya canlı bir organizmadır.Ilık bir ortamda çoğalarak ve büyür.Eğer mayalanma
sırasında herhangi bir hareket olursa parçalanır ve özelliğini kaybeder.
14-İki saat sonunda üzerindeki bez sarsmadan alınır. Kapak açılır.
Henüz sıcak olan tencere ağzı açık olarak buzdolabına konulup hızla soğutulur.
15-En az 8 saat dinlendikten sonra kullanıma hazır olur.
15-En az 8 saat dinlendikten sonra kullanıma hazır olur.
NOT: Yoğurt mayası fazla ekşi olmamalıdır. Eğer hafif
ekşilik hissederseniz bir çay kaşığı toz şeker karıştırabilirsiniz. Şeker
mayayı beslemek için gereklidir. Yoğurt tatlı ise buna gerek yoktur.
AFİYET OLSUN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder